Cemre Okulları Logo

"İnsan Başı Dik Ağlamaz"

13 Kasım 2017

Eğitim ve gelişim seminerlerimiz devam ediyor.

Sosyolog İsmail Karasu; hizmet içi eğitim programı kapsamında öğretmenlerimizle bir araya geldi. Çamlıca ve Halkalı kampüslerimizin de katıldığı toplantı Güneşli Kampüsü’nde yapıldı. Karasu; z ve y kuşağına yetişmek, ulaşabilmek hakkında konuştu. Yeni nesillere faydalı olacak ve onları öngörüyle yönlendirebilecek bilgiyi edinme yönünde öğretmenlerimize ipuçları verdi.

Konuşmasına “Şahane bir hayat geçirdim, demek için şahane bir gün geçirdim, demek gerekir” diyerek başlayan İsmail Karasu; yaşadığı hayatı sevmeyen insanın fiziksel hastalıklara da daha kolay yakalandığını söyledi. Psikoloji ve fizyolojinin birbirini nasıl etkilediğini “Sevmeden yenen aş ya diş ağrıtır ya da baş” deyimiyle aktaran Karasu; karşımızdaki kişilerle iletişimimizde beden dilinin önemine dikkat çekti. Önce dışarı doğru açılıp sonra birbirine kapanan iki elin en çok dikkat toplayan beden dili olduğunu, yumruk sıkmanın insanın motivasyonunu artırdığını söyleyen Karasu; “Ağlayan bir çocuğun çenesini tutup başını hafif yukarı kaldırdığınızda susacağını görürsünüz. İnsan denilen varlık, başı dik ağlamaz.” dedi.

"Kazanan İnsan” ve “Kaybeden İnsan”ın özelliklerini kıyaslayarak açıklayan Karasu, kazanan insanın özelliklerini şöyle sıraladı: “Çözüm üretir, programı vardır, yardım eder, ‘Çok zor ama yine de mümkün’ der, ümit eder.”

Biri sevgi diğeri çalışmak olmak üzere, insanı ayakta tutan iki gerekçe olduğunu belirten Karasu, kaybeden insanın özelliklerini ise şöyle sıraladı: “Sorun üretir, mazereti vardır, ‘Bu benim işim değil’ cümlesini sık kullanır, ‘Mümkün ama çok zor’ der, endişe duyar, ümitsizdir.”

Kazananı belirleyen faktörleri de açıklayan Karasu; bireyin yeteneklerini keşfetmenin önemine dikkat çekti. Ülkemizde bu meselenin oldukça karambole geldiğini belirten Karasu; eğitimcilere çocukların kişisel yeteneklerini keşfetmelerinde önemli görev düştüğünü söyledi. Günümüzde can alıcı meselelerden birinin çocukları meslek seçimi konusunda yönlendirmek olduğunu belirten Karasu, çarpıcı bir örnek verdi: “2010 yılında 60 milyon CD üreten fabrika, 2011 yılında 6 milyon CD üretiyor. Teknolojik gelişmeleri, o baş döndürücü hızı takip edemediğimiz zaman çocuklarımızın iş sahibi olması imkânsız hâle gelir. 130 yıllık Kodak firmasının, en büyük şirketlerin dahi en ufak ihmalini sistemin affetmeyeceğini göstermektedir.”

Önceden duygusal ve matematiksel zeka şeklinde ayrım yapılırken, şimdi "çoklu zeka" kuramının kabul gördüğü bir devre geldiğimizi, bu nedenle kişileri bireysel yeteneklerine göre değerlendirmenin önem kazandığını belirten Karasu, "1970 yılında kereste yüklü bir gemiyi 108 kişi 5 günde boşaltırken, 2000 yılında 8 kişi 1 günde boşaltmaktadır. Çocuklarımızı bu dönüşüme göre yetiştirmeliyiz" dedi. Ölçülmeyen hiçbir şeyin geliştirilemeyeceğinin altını çizen Karasu, "Gelişim için ölçü ve takip gereklidir. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir." diye konuştu.

“Şeytan taşlamaktan salavat getirmeye fırsat bulamıyoruz” diyen Sosyolog İsmail Karasu, herkesin taşın altına elini sokması gerektiğini vurguladı.

© Cemre Okulları. Tüm hakları saklıdır.